GİRNE
6000 yıllık bir tarihe sahip olan Girne ve çevresi Kuzey Kıbrıs'ın en gözde tatil yeridir. Girne bölgesinde, yerleşim tarihi Neolitik zamana kadar uzanır. Anadolu'nun sahil uygarlıklarının etkisi altında kalarak, Bronz Çağda bölgedeki nüfus artmıştır. Girne İÖ 12-2 yy.a kadar bağımsız bir krallıktı, fakat o yıllardan sonra, salamis tarafından devralındı. Girne isminin, o zamanlara kadar uzandığına inanılmaktadır. Ptolemy (Salamis Kralı) şehre, Yıldırımlı Afrodit anlamına gelen ''Keravnia'' ismiyle hitap edermiş. 10.yy.da Fenikeliler Girne'ye yerleşip bir ticaret noktası kurdular. Kent, Ege Bölgesinden gelerek küçük gruplar halinde yaşayan toplulukların yerleşim merkezi olmuştur. Kıbrıs'ın 10 Krallığından birinin merkezi olan Girne, adaya ait birçok medeniyetin izini taşıyan tarihi bir kenttir. İlk yerleşim alanı olarak kıyılar tercih edilmiştir. Kentte tarih sırasına göre Mısır, Hitit, Fenike, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans, İngiliz, Lusignan, Ceneviz, Venedik, Osmanlı ve İngilizler hakimiyet sürmüşlerdir.
Girne'nin eski liman bölgesi Bizanslılar tarafından savunulabilecek bir duruma getirilmiştir. Lüsignanlar ve Venedikliler Kale'nin çevresini yeniden yapıp geliştirmişler ve birçok binayı da bu dönemde inşa etmişlerdir. Günümüzde şehrin etrafında görülebilen tahkimat kalıntıları, Lusignan döneminde saldırılara karşı korunmak amacı ile yapılmıştır. Venedikliler'in barutu bulmaları ile tahkimat duvarları önemini yitirmiş ve günümüze liman ortasındaki kule, liman kıvrımındaki kule ve eski gümrük binası olan Marina'nın karşısındaki kule gelebilmiştir.
Kent 1570 yılında Osmanlılar'ın eline savaşsız olarak geçmiş ve bu dönemde Girne Limanı önemsiz bir liman haline gelmiştir. İngiliz İmparatorluğu döneminde sömürgeler arasında seyahat eden askerler ve yakınları için sayfiye olarak güzel bir tatil yeri olmuştur. Bugün de aynı özellikleri taşıyan Girne, Akdeniz'in ender bulunan dinlendirici tatil yerlerindendir. At nalı şeklindeki limanı çevreleyen restoran ve küçük oteller Kıbrıs - Türk mutfağına ve ülkemize özgü yemeklerin yanında diğer yemekleri de büyüleyici bir atmosfer içinde hizmete sunmaktadırlar. Tarihi Liman, Girne Kalesi, Batık Gemi Müzesi, St. Hilarion Kalesi, Bellapais Manastırı, Beylerbeyi, Bufavento Kalesi, Folklor Müzesi, Hz. Ömer Türbesi, Ağa Cafer Paşa Camisi, Barış ve Özgürlük Müzesi, Karaoğlanoğlu Şehitliği, Deniz Şehitleri Anıtı, Boğaz Şehitliği, Vrysi ve Lambusa ören yerleri ve çeşitli kilise ve manastırlar görülmeğe değer tarihi yerlerden bazılarıdır.
Günümüzde Girne'nin isminin nereden geldiği hakkında iki rivayet vardır. Bir söylentiye göre M.Ö. 10. Yüzyıl'da Akalar tarafından kurulan kente Kyrenia adında ülkelerinde bulunan bir dağın ismini vermişlerdir. Bir diğer söylenti ise M.Ö. 9. Yüzyıl'da kente ilk Fenikeliler'in yerleştiğidir. Roma kaynaklarında kentin ismi Corineum olarak geçmektedir. 1211'de Kıbrıs'ı ziyaret eden Seyyah Oldenburg kente "içinde sur ve burçları olan küçük yalı kasabası" demiştir. Kentin ismi birçok değişikliğe uğrayarak bugünkü Girne adını almıştır. Yeşil bir bitki örtüsüne sahip ada her mevsim ayrı çiçeklerle kaplanır. Girne'de toprak verimli olduğu için limon, mandalina, harnup, zeytin, portakal, greyfurt ağaçları, kıyı şeridinde okaliptüs, dağlık bölgelerinde çam ağaçları yetişmektedir. Bitki örtüsü açısından (özellikle dere yataklarında) zengin olan şehrin 12.5 km çapında bir alanındaki derelerde yapılan bir araştırmada, 62 farklı familyaya mensup 185 farklı bitki türü tespit edilmiştir.[89] Bunların içinde dört endemik ve 16 nadir görülen tür de bulunmaktadır